Koşmak ve Doğanı Zorlamak

Hayatın Koşusu ve Duvarları

Koşmak benim için, ya sürekli yaptığım bir şeydi ya da hiç yapmadığım; ama hem koşup hem yürümem pek mümkün değil. Ben hayatım boyunca hep farklı yerlere koştum. Bu, benden beklenenin tam tersiydi. Belki de yapımda vardı bu; hep istediğim yöne gittim, her zaman bir sebebim oldu. Ama o sebebi pek düşünmezdim. Sadece neyi yapmaktan zevk alıyorsam onu seçtim. Şanslıydım ki, mutlu olduğum şeyleri yapabilecek özgür iradeye sahiptim.

Değişen Rüzgarlar

Fakat şimdi her şey değişti gibi hissediyorum. Artık benden beklenenleri yerine getirme yükü omuzlarımda. Yaptığım her hareketi bir yargıç gibi tartmak zorundayım: Bu gerekli mi, değil mi? Büyüdükçe ve sorumluluk aldıkça bu his daha baskın oldu. Öyle bir zıtlık oluştu ki, bu yükü taşıdığım zamanlarla taşımadığım zamanlar arasındaki farkı net görebiliyorum. Bu duygu bir kere hayatına girince çıkması mümkün değil. Çünkü bu yükü taşımanın gerekli olduğunu biliyorsun. Ondan vazgeçmek, sanki geriye adım atmak gibi geliyor.

Hayatla Yüzleşme

İşte tam bu noktada insan hayatla yüzleşiyor. Ne kadar mutlu olmak istesen de önünde hep bir engel, bir sınır varmış gibi yüzüne çarpıyor. Mesela şu an üstümde bir sınav stresi var. Sürekli bundan bahsettiğimin farkındayım ama gerçekten zor bir süreç. Bir yandan bu süreçten kurtulmak istiyorum, bir yandan da kendimle kavga ediyorum. Bu öyle bir kavga ki, beni sürekli bir çıkmaza sürüklüyor. Beynim, yıllarca elinde tutmadığı sorumluluklara karşı direniyor. Sanki artık bir yükümlülüğü olduğunu kabul etmek istemiyor. Çünkü içten içe biliyorum: Bu çok zorlayıcı olacak. Kaçmak en kolay yol gibi görünüyor ama mutlak bir kaçış yok. Karşımdaki bir çit değil, bir sur; hatta Çin Seddi gibi. Aşmak için uzun bir yol katetmem lazım.
2832273633_465af926f5_b.jpg

Asıl soru şu: Bu yola girmeye hazır mıyım? Hazır olduğumu söyleyecek cesaretim olsa bile aslında hiçbirimiz hazır değiliz. Hepimiz korkuyoruz. Başımıza gelecek zorlukların farkındayız ama bir yandan da harekete geçmemenin sadece bir erteleme olduğunu biliyoruz. Hayat adeta “Bu acıyı çekeceksin, öyle ya da böyle yüzleşeceksin” diyor.

Ailenin Gölgesi

Son bir düşünce: Aile, hayatımızın büyük bir kısmında etkili. Bence bu, bir insanın yetenekleri gelişmişken bile ona “Henüz hazır değilsin” deyip elini kolunu bağlamaya benziyor. Eğer o yeteneklerini erken kullanıp kendi yolunu çizmeye başlasaydı, belki bu kadar korkmazdı. Ama eğer ilk kez kendi başına bir adım atıyorsa, işte o zaman korku tüm benliğini sarıyor. Bu, büyük bir stres ve içsel bir direnç yaratıyor.

Son Düşünceler

Hayatın koşusu böyle bir şey işte. Ne kadar kaçsak da, ne kadar dirensek de, o duvar orada duruyor. Belki de mesele, hazır olup olmamak değil; o yola çıkıp çıkmamaya karar vermek. ■